Modern zamanların insanı, tüm zamanların açgözlüsü..
1900’lü yılların başlarında Avrupa’da ortaya çıkan sanayi devrimi, göç ve şehirleşmenin ortaya çıkardığı anominin anlatıldığı Modern zamanlar filmi 1936 yılında çekildi. Charlie Chaplin’in yönettiği ve başrolünde oynadığı film sessiz sinemanın ilk örneklerindendir.
Modern zamanlar filmi; İçinden geçtiğimiz ve tüm dünyayı kasıp kavuran Coronavirüs pandemisinin, adeta insanoğlundan intikam alırcasına tüm dünyanın üzerine çullandığı sürecin nasıl başladığını da bize gösteren bir film olarak görülebilir.
Artık tüm dünya kabul ediyor ki, bir şeyler ters gitti, hatta bir şeyler baştan ters kurgulandı ki, günümüz dünyasında insan ve doğa arasında savaş ayyuka çıktı. Son bir kaç yüz yıldır saygısızca örselenen, kaynaklarına saldırılan, tahrip edilen, savaş açılan doğa, içinden geçtiğimiz şu pandemi gündeminde, gözle görülemeyecek kadar küçük bir savaşçısı tarafından esir alındı. Doğa bu gün bize bir şeyler söylemeye çalışıyor, artık yeter, durman gerekiyor, beni böyle fütursuzca talan etmeyi bırak diyor.
Tahrip edilen, yeraltı yerüstü kaynakları sömürülen, adeta kanı kurutulan doğanın, tek bir sağlıklı ülke kalmamacasına insanoğluna karşı böyle büyük bir saldırıya geçtiği bu garip günlere neden geldik? İşte insanoğlunun açgözlülüğünün başladığı yıllarda yaşananları gözler önüne seriyor Modern Zamanlar filmi. Bu günlerde herkesin dilinde dolaşan, evet biz doğayı hoyratça kullandık, hem doğaya hem de insana haksızlık ve zulm ettik, doğa da elbet bir gün cevap verecekti, işte bu pandemi o cevaptır, beklenen o uyarıdır şeklindeki kabul işlerin gerçekten yoldan çıktığını gösteriyor bize. Peki işler ne zaman ve ne şekilde yoldan çıktı?
Modern zamanlar filmini işlerin yoldan çıktığı zamanların başlangıcını anlatan film diye de okuyabiliriz bundan böyle.
Gerçek bilgi nedenlerin bilgisidir der büyük üstat. Bu çok doğru ancak nedenleri bilmek için önce o nedenlerin ortaya oyduğu sonuçları bilmek gerekir. Pandemi bir sonuçtur, bu çok açık, doğayı tahrip etmemizin bir sonucu. Peki ya bizi böylesine yoldan çıkaran, böylesine azgınlaştıran neden nedir? Bu sorunun insan türünün varolduğu günden beri değişmeyen tek bir cevabı var, açgözlülük.
Film, aç gözlü insanın modern zamanlarda, daha çok tüketmek üzerine kurgulandığı yeni dünyanın insanlarının, yabancılaşmanın her çeşidini acı içinde tecrübe ettiği, yaşadığı travmaları, uyum sağlama problemlerini, içine düştüğü anomiyi anlatıyor. İnsanlık tarihi boyunca kendi ritmini doğanın ritmine uydurarak doğayla barış içinde yaşayan insanın, ritmi hızlandırarak doğanın ritminin çok üzerine çıkardığında, deyim yerindeyse aşırı hız yaptığında kaza yapacağını, birey üzerinde gösteriyor film. Herşeyin maddeye indirgendiği düşünce sisteminin bir sonucu olarak, herşeyin metalaştırıldığı bir dünya ile karşı karşıya kalmamak da pek mümkün değildi zaten,
Charlie Chaplin filmde işte tüm bu çarpıklığa uymak konusunda direnen insanı karakterize ediyor. Her şey öylesine hızlı, öylesine saçma ve sorgulanmadan yaşanıyor ki, normal bir insan böyle bir ortamda anormal algılanabiliyor. Günümüz dünyasında da aslında çok fazla değişen bir şey yoktu daha düne kadar. Charlie Chaplin’in dünyasında popüler olan, şehirde yaşayıp, bacası tüten fabrikalarda ne yaptığını bilmeden, koyun sürüsü gibi çalışmaktı. Bu gün ise bacaları yerini ışıltılı plazalar aldı, fakat sonuç gene aynı, koyun sürümüz hala koyun sürüsü.
Bu gün yaşadığımız pandemi 1900’lü yılların başındaki Modern zamanların çarpıklığın bir sonucu olarak görülebilir. Bununla birlikte bu gün yaşadığımız azgınlığın ve açgözlülüğünde yakın gelecekte daha korkunç sonuçları olacağını da öngörmek mümkün elbette. Charlie Chaplin’in Modern zamanlar filmini sadece belirli bir dönemin sosyal sorunlarını anlatan dönem filmi olarak görmek yerine, tarihin akışı içerisinde hem kendime de tabiatın ritmine uyum sağlamayan insanın günün birinde elbette başa çıkılmaz sorunlarla karşılaşabileceğinin anlatıldığı, tüm zamanların filmi olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.