Ana Sayfa Felsefe İslam Felsefesi Gazâlî’nin Varlık Felsefesi

Gazâlî’nin Varlık Felsefesi

0

  1. Giriş

Gazâlî, hicri dördüncü yüzyılın tam ortasında, İslam dünyasında dönemin en önemli ilim merkezlerinden biri olan Horasan’ın Tûs şehrinde dünyaya gelmiştir. Olağanüstü zekâ ve hafızaya sahip bir talebe olan Gazâlî dönemin en önemli eğitim merkezlerinden biri olan Nişabur’daki Nizamiye medreslerine gitmeden önce 12 yıl boyunca doğduğu yer olan Tûs’ta ve Cürcân’da, başta fıkıh olmak üzere hadis, akaid, gramer gibi geleneksel bilgi dallarında hayli yetişmiş olduğu kesinlikle söylenebilir.[1] Ailesiyle ilgili bilgiler son derece az olmakla birlikte iplikçi dükkanında el emeği ürünlerini satarak geçimini sağlayan bir babanın iki oğlundan biri olarak dünyaya geldiğini biliyoruz. 

Gazâlî’nin Tasavvuf’la tanışması da gene bu erken döneme denk gelmektedir. Tasavvufla bu kadar erken yaşta tanışmış olması, sonraki dönemde telif edeceği eserlerinde felsefeye yönelteceği eleştirilerindeki, hakikat tasavvurunu dayandırdığı kaynağın temeli olarak görülebilir. Gazâlî için, Hakikat ışığı bir kez kapıdan girmeye görsün, içeride karşılaşacağı tüm zihin bulanıklıklarını izale etmeye yetecekti.

Gazâlî ve kriz kelimeleri sıkça bir arada kullanılagelmiştir. Burada üç farklı krizden söz edebiliriz. Birincisi, felsefe ile karşılaştığında, Gazâlî’nin kendi iç dünyasında yaşadığı bir kriz olabilir mi? sorusuna bağlı olarak ortaya çıkan Gazalî’nin kendi kişisel krizi. İlk çağ filozoflarından beri gelen ve Meşşaî geleneğe bağlı İslam filozoflarına karşı verdiği mücadelenin zeminini oluşturan Hakikât krizi. Üçüncü kriz ise, aynı dönemde İslam dünyasında yaşanan siyasi ve ahlaki çöküntünün müsebbibi olarak görülen ve kendinden sonraki dönemlere de dahî uzatılan Gazâlî düşüncesi krizi. 

Yaklaşımların tamamı gösteriyor ki, Gazâlî dahil edilmeden bir İslam felsefesinden bahsetmek mümkün değildir. Ve yine hangi açıdan bakılırsa bakılsın Gazâlî, İslam felsefesine düşünceleri ve eserleri ile damgasını vurmuş en büyük İslam filozoflarından birisidir.

Bu makalemizin konusu Gazâlî’nin Varlık anlayışıdır, dolayısıyla tartışmanın içeriğine girmeyerek, Gazâlî’in zihnindeki varlık düşüncesinin ne olduğunu, varlık türlerini ve bu düşüncelerin kaynağının ne olduğunu inceleyeceğiz. 

  • Taklidden Tahkîke

Gazâlî, itikadi meselelerde taklidden tahkike geçilmesi gerektiğine güçlü bir şekilde inanıyordu. Şüphe ile başlayan düşünce serüvenini anlattığı el-Münḳıẕ mine’ḍ-ḍalâl

İsimli eserin giriş kısmında, taklitten hoşlanmayan bir karakter olarak hakikati ararken duyulara ve akla dayanan bilgilerin gerçekliği konusunda derin bir şüpheye düştüğünü, kendisini bütün deneysel ve aklî bilgilerin dayandığı temellerden şüphelenmeye kadar götüren, bu sebeple “hastalık” ve “safsata” diye nitelediği bu kriz döneminin iki ay kadar sürdüğünü anlatan müellif, “Allah’ın kalbine attığı nur” sayesinde yeniden sağlığına kavuştuğunu ve aklın zorunlu bilgilerini bütün kesinliğiyle kabul ettiğini belirtir (s. 75-76).[2] Giriş bölümünde bahsettiğimiz bu kişisel krizi Gazâlî’nin gerçekten yaşayıp yaşamadığı, bunun meseleyi daha derinden anlayabilmek için şüphecilerle bir hemhâl olma çabası mı, bir yöntem mi olduğu hususu, klasik kaynakların okunduğu KDO[3] derslerinde Prof. Dr Ekrem Demirli tarafından ayrıca incelenmiştir.[4]

            Gazâlî bu serüveni boyunca hem felsefeyi hem de kelamı çok iyi tedris etmiş, bu alanlarla eserler neşretmiştir. Meşşai geleneğe bağlı filozofları tenkit etmekle birlikte, kelamcıları da yetersiz bulmuştur. Hakikatin bilgisine sadece akılla erişilemeyeceğini, hayat pratikleri ile ruhun hakikat bilgisine hazır hale getirilmesi öğretisi olan tasavvufun yoluna da yönelmek gerektiğini öğütleyerek sûfi kelamcıların en önemli temsilcilerinden biri haline gelmiştir.

  • Varlık Anlayışı

Gazâlî var olanların ne olduğu sorusuna cevap aramış ve nihayetinde 5 mertebede sınıflandırmıştır. Bu mertebeleri tespit ederken Peygamberimizin vahye dayanarak zikrettiği varlık türlerini esas almıştır. 

Varlık türlerine girmeden evvel, Gazâlî’nin İslâm filozoflarına olan nihai eleştirisinin, onların Tanrı ve âlem hakkındaki görüşlerinin İslam’ın öngördüğü yaratma tasavvuru ile bağdaştırmanın ne kadar güç̧ olduğunu ortaya koymak olduğunu teslim edelim.[5] Buna göre Filozoflar âlemin varlığının öncesinde yokluğun olmadığını varlığın imkânı olduğunu ve bu imkânın da ezeli olduğunu savunurlar. Buna karşın Gazâlî’ye göre Allah’ın ilim, irade ve kudretiyle güç yetirebileceği her şey imkân sahasındadır.[6] Gazali’nin imkân kavramına yüklediği bu anlam yoktan yaratma konusundaki düşüncesinden kaynaklanır. [7] Gazâlî  zorunlu varlık- mümkün varlık olarak öncelikle ikiye ayırmıştır. Kendisi de bir kelamcı olan Gazâlî hudûs delilini kullanmıştır. 

Filozoflara göre cismen varolan maddenin ezeli olduğu, tanrının varolanları bu malzemenin bir araya getirdiği düşüncesi Gazâlî’in tam da itiraz ettiği husustur. Zira Gazâlî’nin düşüncesine göre mümkün varlık, varlığını zorunlu varlıktan alır, buda yaratma düşüncesinde olduğu gibi onu ezeli değil sonradan yoktan var edilen, zorunlu olmayan mümkün varlık haline getirir. 

  • Varlık Mertebeleri

Gazâlî’ye göre varlık mertebeleri Allah’ın kuranda zikrettiği, akli delillerle ve duyumlarla tespit edilemeyecek varlıkları da içine alacak şekilde 5 mertebede ele almıştır.

  • Vücûd’u Zati

Hissin ve aklı dışında kalan, varlığın bizatihi kendisi olan varlıktır. Gazâlî’ye göre zati varlık o kadar sarih’tir ki kişi aracıya gerek duymaksızın bilir. Vücudu zati zahiri anlamıyla düşünülür ve tevil edilmez.[8]

  • Vücûd’u Hissi

Sadece hislerle bilinen varlık. Sadece idrak edicinin idrakinde varolan varlık.. Gazâlî’ye göre bu varlığı uyuyan kişinin ve bazı hasta kişilerin gördüğü varlıkla karıştırmamak lazım. Buna kimi varlıklar hissi varlık gibi görünmekle gören kişinin görmesinden bağımsız bir varlığı vardır. Oysa hissi varlığın sadece gören kişinin idrakinden bağımsız bir varlığı yoktur. Şah Veliyyullah Dehlevi, Gazaıi’nin “hissi varlık” dediği şeyler için “Alemu’l-Misal” tabirini kullanmıştır.[9]

  • Vücûd’u Hayali

Duyular yoluyla zihinde var olanların hissedilebilir olmadıkları zamandaki halidir. Gözleri kapalı bir insanın hayalinde canlandırdığı varlıktır ve sadece insanın zihninde mevcuttur, zihnin dışında bir varlığı yoktur. 

  • Vücûd’u Akli

Gazâlï’ye göre akli varlık, bir şeyin ruhu, manası ve hakikatidir. Bazen akıl bir şeyin histe, hayalde ve zati olarak hariçteki suretine bakmaz, sadece mana ve hakikatini düşünür ve kavrar. Işte aklın kavradığı bu şey akli varlıktır. [10]Gazali buna örnek olarak ‘’Yedüllah’’ Allah’ın eli ayetinde ki eli ruhani ve akli bir el olarak kabul eder.

  • Vücûd’u Şibhi

Şihbi varlık sadece benzetme yoluyla bir şeyin var kılınmasıdır. Böyle varlıklar ne histe ne hayalde ne akılda varlardır. Sadece Allah’ın sevinmesi, kızması, gülmesi, öflkelenmesi gibi hadislerde geçen duygusal ifadelerdir. 

  • Sonuç

Gazâlî felsefesini, tamamen itikadi bir savunma refleksi ile dile getirdiği için, varlığı ve mertebelerini açıklarken beklendiği gibi vahiy ve hadis zaviyesinden değerlendirmiştir. Misallerini ve açıklamalarını da aynı şekilde vahiy ve hadis kaynaklarını kullanmıştır. Gazali’nin varlık açıklamalarının kendinden sonraki İslam düşünürleri üzerinde ciddi bir etkisi olmuştur. Gazali Allah’ı gerçek varlık diğer varlıkları ise varlıkları Allah’ın sayesinde vücud bulmuş varlıklar olarak görmüş, ezeliliği ve sudûru reddetmiştir.[11]


[1]Mustafa Çağrıcı, “Gazzâlî”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/gazzali#1 (02.12.2019).

[2] Mustafa Çağrıcı, “el-MÜNKIZ mine’d-DALÂL”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/el-munkiz-mined-dalal (02.12.2019).

[3] KDO, Klasik Düşünce Okulu, Üsküdar

[5] Oliver Leaman, Ortaçağ İslam Felsefesine Giriş, çev: Turan Koç, İstanbul: İz Yayıncılık, 2000, s. 78 

[6] Gazali, Filozofların Tutarsızlığı, ss. 169-170.

[7] Ömer Bozkurt, “Problem ve Tartışmalarıyla Gazali ve İbn Rüşd’e Göre İmkân Meselesi”, 

Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2009, C 13, sayı 1, ss. 140-141. 

[8] Dr. Mehmet Görmez, Gazali felsefesinde varlığın mertebeleri bakımından hadislerin anlaşılması ve yorumlanması (S.359) 

[9] Dr. Mehmet Görmez, Gazali felsefesinde varlığın mertebeleri bakımından hadislerin anlaşılması ve yorumlanması (S.361)

[10] Dr. Mehmet Görmez, Gazali felsefesinde varlığın mertebeleri bakımından hadislerin anlaşılması ve yorumlanması (S.364)

[11] Tuncay Akgün, Dini Araştırmalar, Ocak- Haziran 2011, Cilt: 14 Sayı: 38 ss. 17- 40 

Yorum yok

Cevaplayın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version